Tüketim anlayışım çok basit: Coin alırken sadece Bitcoin'e güveniyorum, saat alırken sadece Rolex'i seçiyorum. Bu bir gösteriş değil, bir gerçeği anladım.

Hiç düşündün mü, neden zenginler her zaman pahalı şeyler satın almayı sever? Yüzeyde çok paraları olduğu görülüyor, aslında özünde - değerli şeyler her zaman değerlidir. Gayrimenkul piyasası düşse bile, merkezi lokasyondaki evler daha da pahalı hale geliyor; birkaç yüz liralık dijital saat elden çıkarıldığında kimse istemiyor, ancak popüler bir Rolex'in ikinci el fiyatı yeni modelinden daha fazla olabiliyor. Zenginler, bir şey satın almıyor, "değer koruma belirsizliği" alıyorlar.

Bu mantık kripto para alanında da geçerlidir.

Birçok insan bir yanılgıya düşüyor: az sermaye ile risk almak gerektiğini düşünüyor, birkaç kuruşluk bir coin alıp on katına çıkmasını bekliyor. Doğruyu söylemek gerekirse, bu, piyango oynamaktan pek farkı yok. Ucuz malın iyi olacağı kesin değil ama genelde doğru.

Bir öneri: Parayı iki parçaya ayır.

%90'ı kesinlikle Bitcoin veya Ethereum almak için, geri kalan %10'u ise altcoinlere yatırmak için kullanın. Altcoinlerden kazandınız mı? Hepsini Bitcoin'e çevirin. İşte bu kadar basit. Kripto para dünyası sonunda "binlerce para tek bir para olacak", bu "bir" sadece bir para kalacak demek değil, gerçekten değerli olan birkaç parayı kastediyor - Bitcoin kesinlikle ilk sırada. O, altın gibi global birinci varlık olana kadar, bu en sağlam seçimdir.

Bir gerçeği daha söyleyeyim: Her proje ekibi Bitcoin biriktiriyor. Kendi maliyetsiz coinlerini satıyorlar ve bunun karşılığında sınırlı arzda BTC alıyorlar. Bu yüzden Bitcoin'in çok fazla yükseldiğini düşünmeyin, tam aksine, bu herkesin kaçamayacağı bir coin.

Kripto para dünyasında biraz zaman geçirince, sonunda para kazananların ellerinde genellikle şunlar olduğunu göreceksiniz: spot Bitcoin + düzenli yatırım + uzun vadeli tutma. Bu üç yöntem yeterli.